Ramazan Çetinkaya 23 Aralık 2016 Cuma
“geceyi
saatlerine bakarak anlıyorlar
ve sabah
gökyüzünün karnını gerdiği zaman
dağların kokusundan fabrikalar
acıkınca
Köleler!
gözleri camekânlarda”
İSMET ÖZEL
Aslında sırada başka bir konu vardı ve bu yazı hiç hesapta yoktu. Ancak malumunuzdur ki her sene uygulanan kış saati uygulaması artık uygulanmayacak ve bu husus temcit pilavı gibi son zamanlarda sık sık gündeme taşınıyor. Uygulamanın eleştirilmesi değil ancak eleştirilerin usulü bendenizi bu yazıya mecbur kıldı.
Bu yazıyı yazmaya iten iki mühim sebep var: İlki kararın doğruluğuna ve memleketin menfaatine olduğuna inanmam, ikincisi ise proje içinde küçük de olsa FİLDİŞİ AJANS’ın rol alması. İlki ikincisinden o kadar önde ki ticarî risk taşımasına rağmen bu yazıyı yazmak karşı konulmaz bir ihtiyaç olarak hissedildi.
Türk medyasının “kavga çıksa da izlesek” şeklinde tanımlanacak acınası haline işaret etmeden –belki haddimi aşarak- akademiye dair ufak bir serzenişte bulunmak yerinde olacaktır. Uygulama konusunda karar vericilerin –Türkiye Cumhuriyet Bakanlar Kurulu- görüşlerine başvurduğu bilim adamları olmadık hakaret ve iddialarla karşı karşıya bırakıldı. İsmet Özel’den iktibas ettiğimiz şiirde işaret edilen “geceyi saatlerine bakarak anlayanlar” birazdan detaylarına hafifçe gireceğimiz hesapları yapan bilim adamlarını umarsızca eleştirebildiler. Sadece bu olaya özgü olmamakla birlikte akademinin haysiyetine sahip çıkılmadı maalesef. Bir bilim adamının yanında bir kendini bilmez başka bilim adamını hiçbir bilimsel yöntemi dikkate almadan gıyaben eleştirebildi ve o ortamda maalesef kimse “had bildirmedi”.
Akademik dünyayı kendi problemleri ile baş başa bırakarak proje detaylarına eğilelim. Proje meteoroloji, ekonomi ve psikoloji gibi alanlarda ihtisas sahibi bilim adamlarının uzun süren araştırma ve bu araştırmalar temelinde yapılan yorumlarına dayanıyor. Ekipte yer alan araştırma görevlileri ve bendeniz gibi akademi dışından çalışanları da sayınca personel sayısı ciddî bir yekûn tutuyor. Bu personelin yegâne amacı yaz saati ve kış saati uygulamalarının modeller üzerinde koşturarak gerçekçi verilere ulaşmak ve onlar üzerinden yorumlar üretebilmek. Tabii burada gerçekçi verilere ulaşacak modeller hem geriye doğru istatistikler hem de ileri doğru tahminler kullanılarak kurgulanıyor. Sunum tarafıyla ilgili olduğumuz için asıl bilimsel çalışma safhalarından uzak kaldık ancak bize sonuç olarak gelen veriler de hiç az değildi. Şöyle ki; ülkemiz için 81 vilayetin her birine kendi modeli koşturuldu. Mesela, Ağrı ili için her bir tarihteki ortalama sıcaklık, nem ve bulutluluk verileri genel olarak alındı. Ayrıca farklı mesai başlangıç ve bitiş saatlerini dikkate alarak yaz saatine göre elektrik kullanım miktarları, kış saatine göre elektrik kullanım miktarları ve farklar da ayrıca listelendi. Yine farklı mesai başlangıç saatlerine göre yaz ve kış saatleri kullanılma durumları için karanlıkta kalma süreleri ile bu durumlar arasındaki farklar alındı. Böylece her bir vilayetimiz için 7.665 adet veri oluşturuldu. 81 ile ek olarak İstanbul Asya ve Avrupa ayrı ayrı olmak üzere Türkiye geneli için de aynı şartlar altında veriler üretildi. Toplamda 636.195 veri ile bir rapor hazırlayabildik. Bu raporda ajans tarafı olarak modellediğimiz grafikler ise bizleri oldukça yordu. Zira hem her şehir için tüm veriler gösterilecek hem de yaz saati ve kış saati başlangıç ve bitiş tarihleri kullanıcı tarafından istendiği gibi değiştirilecekti. Tabii her tarih değiştirildiğinde veya mesai başlangıç ve bitiş zamanları için tercihler farklılaşınca sistem kazanç ve kayıp bedellerini göstererek görece yorum yapacaktı. Belki “kargaya yavrusu şahan gelir” diyeceksiniz ama sadece sonuç verilerinin sunumu ile ilgili yapılan çalışmalar dahi bu kadar insafsızca eleştiriyi hak etmediğimize delil olur. Kaldı ki yarım milyon verinin oluşturulması için harcanan emek sunuma harcanan emekten kat kat büyüktür. Düşünün yarım milyondan fazla veri var ve hepsi birtakım bilimsel hesaplamalarla varılan sonuçların matematik ifadesi. Ancak gelin görün ki kolundaki saatin göstergesine göre akşama akşam diyenler –belki de ne dediklerini bilmeden- bu emeğe saldırdılar.
Yukarıda işaret ettiğimiz yoğun emek tabii ki sahiplerini eleştiriden uzak kılmıyor. Bu tavır aslında bilimden uzak ve ona düşmanca olacaktır. Fakat eleştiri olmalı derken de usulünce bir eleştiri beklemek her bilim adamının hakkı. Veriler üretilirken kullanılan yöntemlerden verilerin güvenirliğine kadar geniş çerçevede bir çok konu uygun bir üslupla tartışılabilirdi. Bu tartışma projenin selameti için de olumlu katkı yapardı. Ancak öyle olmadı. Onlar yerine medya “Türkiye’yi Arabistan’a bağlıyorsunuz” gibi gülünç iddialarla uğraştı. Bu iddiayı üreten kafanın sahibini takdir etmeyi şahsıma borç biliyorum. Ancak neden “Arabistan kış saati kullanırken biz yaz saati kullanalım” demediğini hâlâ anlayamıyorum. Yakında o da gelecektir.
Sözü ziyadesiyle uzattık ve yorduk. Son olarak şöyle düşünelim: Bir grup bilim adamı özel çalışmaları ile herhangi bir uygulamanın ülke menfaatlerimize aykırı olduğunu tespit etti ve bir öneri geliştirdi. Bu öneriye karar verici mercilerin kayıtsız kalmasını nasıl düşünebiliriz?
“YA BİZİMLE ÇALIŞIN YA SİZİNLE ÇALIŞALIM”